İBB iştiraki KİPTAŞ ile Beylikdüzü Belediyesi, siyasi engellemeler nedeniyle yıllarca sarsıntıya dayanıksız konutlarda oturmak zorunda kalan 260 dairenin kentsel dönüşümünü gerçekleştirecek “KİPTAŞ Beylikdüzü Kırlangıçevler Projesi”nin temeli attı. Temel atma merasiminde konuşan İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, en keyifli anlarından birini yaşadığını vurgulayarak, “Umut ediyor ve diliyoruz ki; İstanbul’da hiçbir çocuk, hiçbir aile tereddütlü bir biçimde konutunda zelzele kaygısıyla yatağa girmesin” dedi. Şantiye alanında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, su ve ulaşımda istedikleri artırımların verilmemesini, “Bu kentte, bu ülkede elektriğin fiyatı yüzde 300’lere yakın artmış, 2019 seçiminden bu yana su birebir yerde duruyor. O bakımdan İETT’yi de İSKİ’yi de batırmak istiyorlar. Gözleri kararmış. Ne karartmış gözlerini? ‘Vay bu Ekrem İmamoğlu nereden çıktı da 2019’da İstanbul’u kazandı!’ Akılları gitmiş. Yani bu nasıl bir histir? Bu nasıl bir anlayıştır? Bu olayın dışında kalmaya çalışıyorum” kelamlarıyla eleştirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ ile Beylikdüzü Belediyesi, Gürpınar Siteler Bölgesi’nde yıllardır çözülemeyen kentsel dönüşüm sıkıntısını tahlile kavuşturan imzayı, 11 Kasım 2020’de atmıştı. Beylikdüzü Belediye Lideri Mehmet Murat Çalık ve KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’un, İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’nun tanıklığında attığı imzaların akabinde tüm bürokratik süreçler tamamlandı. Siyasi engellemeler nedeniyle, yıllarca zelzeleye dayanıksız konutlarda oturmak zorunda kalan 260 dairenin kentsel dönüşümünü gerçekleştirecek “KİPTAŞ Beylikdüzü Kırlangıçevler Projesi”nin temeli atıldı. Projenin temelini CHP milletvekilleri Emine Gülizar Emecan, Turan Aydoğan, Beylikdüzü Belediye Lideri Çalık, Avcılar Belediye Lideri Turan Hançerli, Şişli Belediye Lideri Muammer Keskin, KİPTAŞ Genel Müdürü Kurt ve hak sahibi vatandaşlarla birlikte atan İmamoğlu, şantiye alanında gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.
“HİÇBİR ÇOCUK SARSINTI KAYGISIYLA YATAĞA GİRMESİN”
“Gürpınar’daki kentsel dönüşümle ilgili bu bedelli proje, İstanbul’umuza güzel olsun” diyen İmamoğlu, “Kentsel dönüşüm, sarsıntıyla ilgili en büyük tehdidin ortadan kaldırılması manasına geliyor. Bu noktada da bütün grubumuzla, İstanbul’un 39 ilçesinde faal bir biçimde alanda çalıştığımızı vatandaşlarımıza duyuralım. Uzun süren, meşakkatli ancak ne yazık ki bir kısmında siyasi bir kısım iradelerin engellemesiyle geciken Gürpınar’daki bu alandaki dönüşüme başlamak, benim tahminen de en keyifli anlarımdan birisi. Umut ediyor ve diliyoruz ki; İstanbul’da hiçbir çocuk, hiçbir aile tereddütlü bir biçimde meskeninde sarsıntı kaygısıyla yatağa girmesin. Bu büyük bir uğraş. Bu gayrette bakanlığımızdan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, ilçe belediyelerinden tüm kurum kuruluşlarını el birliğiyle, dayanışma içerisinde gayretimizi ortaya koymalıyız. Bu bir seferberlik duygusu gerektirir. Bu duyguyu perçinlemek, geliştirmek ismine da her vakit şahsen ben ve bütün grubum, üzerimize düşen misyonu yapmaya devam edeceğiz” tabirlerini kullandı.
İBB VE İETT BATIRILMAK MI İSTENİYOR?
İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ait sorularını da şantiye alanında yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun sorulara verdiği cevaplar şöyle oldu.
-Geçtiğimiz günlerde UKOME toplantısında da İBB yüzde 50’lik bir artırım teklifiyle geldi toplu ulaşım için. Lakin bakanlık yetkililerince de bu teklif kabul edilmedi. Günlerdir de “İBB ve İETT mi batırılmak isteniyor” istikametinde de yapılan tenkitler de var. Sizler neler söyleyeceksiniz bu bahiste?
“UKOME toplantılarında o sandalyede oturan ve süreci yönettiğini zanneden kişinin, bakanlık yetkilisi diye tariflenmesini dahi istemiyorum. O denli bir akıl, o denli bir zihin o koltuğu işgal edemez. Yani şayet şahsi kanaatiyse. Değilse, onu yönlendiren beşerler kimse, onları da kınıyorum. Yalnızca iki2,5-3 ay içerisinde yüzde 120’lere varan akaryakıt artırımını yaşayacak bu kent, bu ülke; diyeceksiniz ki, ‘Ulaşımda artırım yok!’ Yani toplu taşımada yok. Hatta korkacaksınız taksicinin kızmasından, minibüsçünün kızmasından; ‘Onlara verelim, toplu taşımaya yok!’ Hani bu kadar -akıl tutulması desen hafif kalıyor- şaşkın, bir kentin, siyasi ihtirasları üzerinden, kurumlarını batıracak kadar gözü kararmış insanların siyaset yapmasını sahiden üzülerek takip ediyorum. Bu akla, birinin dur demesi lazım. Yani gelip bu UKOME’yi zapt ettiler uydurma bir genelgeyle. Hala davası devam ediyor. O davaya karşılık vermeyen Yönetim Mahkemesi’ni de misyonunu yapmaya davet ediyorum. Geldiler, zapt ettiler. Artık burada, İstanbulluya hizmet verme eforu içerisinde olan kurumlarımızın iş yapmaları engelleniyor.”
“OTOBÜSE SU KOYMUYORUZ”
“10,5 milyarı aşan bir sübvansiyon sayısı şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kelam konusu. Yeni gelen artırımlarla, şu anki tarifeyle, toplu taşımadaki otobüsleri, metrosu, vesair üzere birçok alandaki araçların çalışabilmesi için İBB’nin bütçesinden oraya neredeyse, bugün 10,5 diyoruz, tahminen yarın 11 milyar diyeceğiz… Artırım durmuyor ki. Yani tahminen yarın akşam tekrar artırım gelecek akaryakıta. Yalvarıyoruz. Bakın; 11 Büyükşehir Belediyesi olarak birkaç kere yayınladık. Dedik ki; ‘Madem dayanak olmak istiyorsunuz toplu taşımaya, ÖTV’ye almayın. KDV almayın. Yani toplu taşıma, akaryakıtla ilgili bizi destekleyin. Onu da biz avantaj olarak vatandaşımıza yansıtalım.’ Fakat yani biz otobüse su koymuyoruz. Beğenilen, suya da artırım yapmıyorlar. Yani insanların su içmesini bile engellemeye dair ellerinden geleni yapıyorlar. Bu kentte, bu ülkede elektriğin fiyatı yüzde 300’lere yakın artmış, 2019 seçiminden bu yana su tıpkı yerde duruyor. Suyu elektrikle yolluyoruz insanların konutuna. Ya da arıtmayla ilgili birçok ham hususa bakarsanız.”
“GÖZLERİ KARARMIŞ”
“O bakımdan İETT’yi de batırmak istiyorlar. Gözleri kararmış. İSKİ’yi de batırmak istiyorlar. Gözleri kararmış. Ne karartmış gözlerini? ‘Vay bu Ekrem İmamoğlu nereden çıktı da 2019’da İstanbul’u kazandı!’ Akılları gitmiş. Yani bu nasıl bir histir? Bu nasıl bir anlayıştır? Bu olayın dışında kalmaya çalışıyorum. Heyetleri bir ortaya getiriyoruz. Bakın şu anda bile istişare ediyorlar. ‘Efendim A şahsından haber bekliyoruz, B şahsından haber bekliyoruz. C kişisinden…’ Kimsiniz ya? Bu işin matematiği var. Yani bir ülkede mazota artırım geliyorsa, insanların emeğine de artırım yapmak zorundayız. Yetmiyor bile. Bakın yüzde 50, fedakarlıkla hazırlanmış bir tarifedir. Onu söyleyeyim. Yani yeniden vatandaşı koruyan, yeniden kurumu rahatlatan değil, vatandaşı koruyan bir artırım sayısıdır. Bakın ne diyorum? Akaryakıt artırımı onun neredeyse 2,5 katı son 3-4 ayda. Lakin biz, yüzde 50’yi getiriyoruz. O bakımdan ferdî ihtiraslarıyla değil, toplumsal gereksinimleri gözeten bir akılla lütfen kendilerine gelsinler. Lütfen. Yani bu millet, bu yaptıklarını unutmaz. Günü geldiğinde hesabını sorar ve soracaktır da. Onun için bıraksınlar.”
“HADİ BAKALIM ALIN AKARYAKIT ARTIRIMINI GERİYE”
“İSKİ, bu toplumun güzide kurumu. İETT, 150 yıllık kurumu. Hizmet etmek için çırpınıyor Genel Müdürümüz, grubu. Yazıktır, günahtır. Biz ister miyiz vatandaşımıza artırım yapmayı? İstemeyiz. Haydi bakayım; alın akaryakıt artırımını geriye. Alın elektrik artırımını geriye. Biz o vakit niçin artırım isteyelim? İstemeyiz yani. O bakımdan çok yanlış içerisindeler. UKOME’deki ısrarımız devam edecek. Bakalım ‘Minibüsçüye de, otobüsçüye de, taksiciye de artırım vermiyoruz’u hangi münasebetle, nereye kadar savunabilecekler?”
“ELEKTRİK FATURASI, SU FATURASININ 4 KATI”
-İSKİ Genel Müdürü’nün bir açıklaması oldu. Harika Genel Konsey talebi olduğunu söyledi. Toplayacak mısınız? Bu tarafta nasıl bir adım olacak?
“Tabii ki toplayacağız. İSKİ, tarifeyi düzenleyemediği her ay 300 milyon lira daha eksiye gidiyor. Yani biz ocak, şubat, mart tarifelerini düzenleyemedik, 1 milyara yakın eksiye gitti ekstra. Bakın, bize üç senede verdikleri artırım, yüzde 13,4. Yani su ve elektrik faturaları, seçimde misyona geldiğimizde birbirine yakındı. Şu an elektrik faturası, su faturasının neredeyse 4 katı. Akıl alır üzere değil. O bakımdan İSKİ’de talebi görüyoruz. Kesinlikle Genel Konseye gidilecek. İstişare edilsin diye yalvarıyoruz. Üç aydır istişare ediyorlar kelamım ona. Meclis’te kümesi olan partilerin üyeleri, kurullar marifetiyle tartışsınlar. Yani neye karşı çıkıyorsunuz, o masada söyleyin. Yanıt yok. Fakat şura salonuna geliyorlar, ‘Hayır.’ Ya da kendi başlarına nazaran bir oran. Neye nazaran bir oran? Yani bu beşerler, bürokratlar, orada çalışan uzmanlar, geçmişten bugüne çalışıyor birçok. İETT’de de İSKİ’de de 30 yıldır, 20 yıldır çalışanlar var. Onların yaptığı çalışmaları yok sayıyor. 10 günde, 15 günde bir Meclis üyesi, siyasi iradeyle ortaya koyduğu bir oranı Meclis’e getirecek kadar şaşkın bir teklifle bizi karşılaştırıyor. Onun için biz İnanılmaz Genel Şura yapmaya devam edeceğiz hakkımız olduğu sürece. Aksi takdirde her iki kurum da çok büyük bir ziyan içerisine giriyor.”
SUİKAST TEZİ SORULDU
-Sizinle ilgili bir suikast tezi gündeme geldi. Öncelikle bu hususla ilgili emniyet üniteleri ya da isimli makamlar tarafından başlatılmış bir süreç var mı? Son durum nedir?
“Açıkçası ben de basından okudum, okuyorum. Yani bu cins atılımlar olur, olmaz, yazılır, çizilir, birileri bu işi ihbar eder ya da itiraf eder. Lakin yani şahsen benim beklentim, bu işle yetkili, ilgili olan kurum ve kuruluşların, gerektiği vakit dilimlerinde, siyasilere gereken açıklamaları ilgiyle, itinayla yapmaları ve iş birliği içinde olmalarıdır. Bunu temenni ediyoruz. Yoksa biz, vazifemizin başındayız. Bunlar olur, olacaktır da. Türkiye’mizde bu çeşit hususlar geçmişte de olmuştur. Lakin biz tam irademizle, gücümüzle dertsiz bir biçimde işimize devam ediyoruz. Lakin birebir vakitte da alışılmış yetkililerin, ilgililerin vazifelerini yeterli yapmalarını diliyoruz. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 80’e yakın müfettiş gönderip, ‘Her odada teftiş yapacağım’ diye ilgi gösteren -ki teftiş edilmekten asla imtina etmiyoruz, korkmuyoruz- ilgiyi en yüksek düzeyde gösteren zatı sayınları, bu mevzulara da azami ilgi göstermeye onları davet ediyorum.”
“MOBESE SORULARIMIZA CEVAP YOK”
-Danıştay davası şahidi Osman Yıldırım tarafından kaleme alınan ihbar mektubunda MOBESE imajlarıyla ilgili dikkat çeken bir tabir var. Sizin Sarıyer’de büyükelçiyle yediğiniz yemek tertibin giriş-çıkış MOBESE manzaralarına atıf yapmış ve ‘Bunlar gözdağıdır, suikasttan evvelki son adımdır’ üzere sözler var. Bu sizi huzursuz ediyor mu?
“Yani bu mektubu yazan kişinin söyledikleri, beni çok ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren tarafı şu: Hala, yani bu kadar ayıp, bu kadar makus bir durumu bize yaşatan -MOBESE sorunu, önemli bir sorundur, özel yaşama müdahaledir- bunu bize yaşatan kurum yetkilileri, bakandan başlamak üzere aşağıya yanlışsız, tek bir yanıt, tek bir yazımıza, soruşturmamıza şimdi bir yanıt vermemiştir. Lakin bu mevzudan asla vazgeçmeyeceğiz. Hukuksal takibimiz devam etmektedir. Yalnızca o ayıp değil ki. Bir bakıyorsunuz bir ağaç problemi gündeme geliyor, yeniden bir milletvekili bir MOBESE kaydını paylaşıyor. Herhalde iddia ediyorum, bu MOBESE sorunu, bir linkle milletvekillerine mi bağlandı? Yahut işte AK Partili birtakım yetkililere mi bağlandı? Onlar üzerinden istendiğinde manzaralar paylaşılabiliyor mu? Bu türlü bir sistem mi var? Açıklasınlar bunu.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
