Grand Hyatt İstanbul, NebulaArt Kürasyonu ile Hazar Motan ve Hakan Karakaya’nın ortak standına konut sahipliği yapıyor. Anın gücünü yansıtan, canlı, göz alıcı renkleriyle Hazar Motan’ın tabloları ve aklın reddettiği algılamaları ya da kişinin bilinçdışına atarak yüzleşmekten korktuğu birtakım olguları sorgulayan Hakan Karakaya’nın heykelleri 30 Nisan’a kadar Grand Hyatt İstanbul Mezzanine Lounge’da görülebilir.
İstanbul’un merkezinde heyecan verici kent hayatını dinlendirici bir inziva ile harmanlayan Grand Hyatt İstanbul, sanatla iç içe etkinlikleriyle de bölgenin cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Hazar Motan’ın zihnin özüne döndüğü değer biçilemez özgürlük anını yansıttığı tabloları ile Hakan Karakaya’nın bireyin bilinçdışı sorgulamalarından esinlenen heykellerinden oluşan ortak standı 17 Mart’ta Grand Hyatt İstanbul’da sanatseverlerle buluştu. 30 Nisan’a kadar devam edecek stant, Mezzanine Lounge’da görülebilir.
Anın özüne yolculuk
2019 yılında ‘Keşif’ isimli birinci şahsî standını açan Hazar Motan, sergilediği işlerde anın gücünü yansıtıyor. Motan, esin kaynağını şu sözlerle anlatıyor: “Günümüzde anda kalma mottosu çok klasikleşmiş, tahminen de kıymetini kaybetmiş bir kelam oldu. Nasıl her insan birbirinden farklı ise yarattığım figürlerde de birbirinden farklı ruhlar yer alıyor. Her suretin öbür bir öyküsü, duygusu ve yaşanmışlığı var. Bir ruhun; saniyelik bile olsa sırf o anda kalabilmeyi başardığında hissettiği duygu durumunu yakalama, hissetme ve sanatseverlere hissettirme peşindeyim. Oyunculukta gözlemlemek, hisleri anlamak hissetmek ve empati kurmak en kıymetli etkenler. Bu da yapıtlarımda yansıtmak istediğim duyguyu; anlamama ve aktarmama, öğrendiğim, deneyim ettiğim her şeyin kalemime yansımasına yardımcı oluyor. Benim dünyamda anda kalmak mottosu; anda kalmaktan çok, niyetlerimizi, aklımızdaki vesveseleri bir kenara bıraktığımızda zihnimizin özüne döndüğü o kıymet biçilemez özgürlük. Yapıtlarımda bu özgürlüğün o anda bize yansıttığı duyguyu işlemeye çalışıyorum. Canlı, göz alıcı ve bir şeyler hissettiren renklerin kullanımıyla, aslında sanatseverlerin de içlerinde bir duyguyu harekete geçirmeyi ve kendi içlerindeki anın özüne döndüklerini hissetmelerinin peşindeyim.”
Bilinçdışıyla yüzleşme
2014 yılında ‘Melez Sanrılar’ ismi ile Art350 (Anna Laudel) Galeri’de birinci solo standını gerçekleştiren Hakan Karakaya döküm teknikleri, taş, metal ve ahşap üzere farklı malzemeleri kullanarak üç̧ boyutlu özgün formlar tasarlıyor. Hakan Karakaya’nın ürettiği görsel yaratımlarının tamamı, aklın reddettiği algılamaları ya da kişinin bilinçaltına atarak yüzleşmekten korktuğu birtakım olguları sorgulayan bir tutum barındırıyor. Sanatçı, bireylerin bilinçaltına attıkları dehşetlere, her insanın benliğinde yer etmiş̧ tedirginliklere, güvensizliklere, korunma hissine işaret ederek, Anadolu kültüründe yer etmiş̧ mitolojik karakterler, tıbbi literatürde ‘uyku felci’ olarak bilinen karabasan ve albastı üzere bir ekip uyku bozukluklarının mistik yanılsamaları üzere geniş bir kavramsal alanı çalışma alanına dahil ediyor. Kaynağını, kimi vakit masallarda yer alan öykülerden, kimi vakit düşlerden, kimi vakit ise Anadolu ya da Yunan mitolojilerinde görülen mitolojik olguların dayandığı kıssalardan alan sanatçı, bu özelliğiyle sanatseverleri manevî bir seyahate çıkarıyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
